Türkiye Cumhuriyeti, Rusya’nın Suriye’deki Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) örgütüne karşı yardım talebini reddettiğini açıkladı. Türkiye Dışişleri Bakanı, Rusya’nın bu talebinin ardından yapılan değerlendirmelerde, Türkiye’nin HTŞ’ye karşı herhangi bir askeri müdahaleye katılmayı kabul etmediğini ve kendi ulusal çıkarlarını gözetmeye devam edeceğini belirtti. Bu açıklama, bölgedeki güç dengelerinin ve Türkiye’nin Suriye politikalarının yeniden gündeme gelmesine yol açtı.
Rusya, Suriye’deki iç savaşın başından itibaren Esad rejimini destekleyen bir ülke olarak biliniyor. Ancak son dönemde, HTŞ’nin Suriye’nin kuzeybatısındaki etkinliğini artırması ve bazı bölgelerdeki kontrolünü sağlamlaştırması, Rusya’yı bu duruma karşı harekete geçmeye zorluyor. Rusya, Türkiye’nin bölgedeki askeri varlığı ve etkisini göz önünde bulundurarak, HTŞ’ye karşı bir askeri operasyon için yardım talep etmişti. Ancak Türkiye, kendi stratejik hedefleri doğrultusunda bu talebi reddetti.
Dışişleri Bakanı, Türkiye’nin Suriye politikalarını belirlerken, özellikle kendi sınır güvenliğini ön planda tutarak hareket ettiğini ve HTŞ ile mücadelenin başka bir diplomatik çözüm yolu ile ele alınması gerektiğini ifade etti. Türkiye, Suriye’deki çeşitli silahlı gruplar ve terör örgütleriyle mücadele ederken, kendi ulusal güvenliğini ve bölgedeki istikrarı koruma amacı gütmektedir.
Bakan, Rusya ile ikili ilişkilerin ve Suriye’deki işbirliğinin devam edeceğini ancak Türkiye’nin Suriye’deki faaliyetlerini ve müdahalelerini yalnızca kendi ulusal çıkarları doğrultusunda şekillendireceğini vurguladı. Türkiye’nin, özellikle Suriye’nin kuzeyindeki PKK/YPG unsurlarına karşı verdiği mücadeleyi, bölgedeki güvenlik dengelerini bozan gruplara karşı da kararlılıkla sürdüreceği belirtildi.
Rusya’nın talebinin reddedilmesi, Suriye’deki güçler dengesinde önemli bir mesaj olarak değerlendiriliyor. Türkiye’nin Suriye’deki rolü, bölgesel ve uluslararası aktörler arasındaki ilişkilerin şekillendiği kritik bir nokta olarak kalmaya devam ediyor. Türkiye’nin, Rusya’nın taleplerine rağmen bağımsız bir dış politika izleyerek kendi güvenliğini sağlamayı sürdürmesi, bölgesel diplomasiye önemli bir etki yapabilir.